Bilirsiniz 'at yalanı sikeyim inananı' diye bir söz var. Burada ses uyumu iyi sağlandığı için pek dikkat çekmiyor ama cümleyi şu şekilde parçalarsak; 'at yalanı' ve 'sikeyim inananı' şeklinde bileşenlerine ayırdığımzda sanırım kendiniz de gördünüz , 'at yalanı' kısmında çok büyük bir safsata mevcut. Biliyorsunuz atlar konuşamaz, dolayısıyla yalan da söyleyemezler. ayrıca farzedelim konuşsunlar, asla yalan söylemezler çünkü atlar asil hayvanlardır.
Daha da ileri gidersek, cümlenin ikinci kısmı bağımsız kalıyor, burada gizli ateizm propagandası var, at yalanı başlı başına belirtisiz bir isim tamlaması olup geri kalanından bağımsız dikkat dağıtıcı bir unsur, insan aa atlar yalan mı söyler ki diye düşünedururken atalarımız orada şipşak inananlara küfür ediyor ve rahatlıyorlar.
Atalarımız çok zeki ve özgür düşünceli insanlardı.
Sıfatsız, silik biriyim ben. Sokaktan adam geçti bi tane deriz ya, özelliksiz adam, başında herhangi bir sıfatı olmayan adam. İşte ben o'yum dümdüz adam. Ve bi o kadar da gereksiz biriyim. Ben olmasamda bi bok olmaz yani.
Translate
22 Aralık 2012 Cumartesi
21 Aralık 2012 Cuma
21 aralıkta tüm insanlara güncelleme gelmiş
Evet, ademoglu 1.2 güncellemesi gelmiş. 1.1 güncellemesi nuh tufanı zamanında gelmişti belki bilen vardır. Güncelleme neler getirecek henüz bilinmiyor. Aktif olması için restart gerekiyor. O yüzden yatın uyuyun sabaha güncellenmiş vaziyette uyanacaksınız. hepimize hayırlı olsun.
28 Kasım 2012 Çarşamba
Düş mü gerçek mi?
Şimdi gençler birini düşünün. O kişinin de düşündüğünü düşünün. Şimdi düşündüğünü bildiğiniz için siz varsınız. Hani bi adam diyo ya "Düşünüyorum öyleyse varim." o hesap yani.Düşündüğünü bildiğin için, düşlediğin bu kişinin de var olduğunu biliyosunuz bu durumda. Böylece oda senin kadar gerçek oluyor.
Şimdi can alıcı nokta geliyor. Düşündüğünü düşündüğün kişinin sizi düşlediğini düşünün. Öyleyse gerçek olan biri sizi düşünüyor demektir.
İşin içinden çıkamadığım nokta; o gerçekse, siz bir düş oluyosunuz.
Evet kafayı yedim.
Şimdi can alıcı nokta geliyor. Düşündüğünü düşündüğün kişinin sizi düşlediğini düşünün. Öyleyse gerçek olan biri sizi düşünüyor demektir.
İşin içinden çıkamadığım nokta; o gerçekse, siz bir düş oluyosunuz.
Evet kafayı yedim.
21 Kasım 2012 Çarşamba
Kusursuz insandaki ibretlik mantık hatası
Şimdi kusursuz insan yoktur diye bi söz var.
kusursuz insan olmadığına göre kusursuz insanın kusura da kusursuz olması mıdır yoksa kusursuz insanın kusuru olmadığı için kusursuz insan kusursuz mudur? yardım edin lan kafayı yiyecem!
kusursuz insan olmadığına göre kusursuz insanın kusura da kusursuz olması mıdır yoksa kusursuz insanın kusuru olmadığı için kusursuz insan kusursuz mudur? yardım edin lan kafayı yiyecem!
18 Kasım 2012 Pazar
Muhammed vs İsa
hz muhammed:800 yahudi genc ve yasliyi kilictan gecirmistir.
isa:kimseyi oldurmemistir.
—-
hz muhammed:ona hakaret edenler ve karsi cikanlar olduruldu.
isa:kendine karsi olan ,olmayan herkesin gunahlari icin kendini kurban etti.
—-
hz muhammed:allah icin cihad sizi 100 kat daha cennete yakinlastirir.
isa:barisi saglayanlar kutsanmislardir, onlara tanrinin ogullari denilecektir.
—-
hz muhammed:13 tane karisi olmustur, kole olarak yaninda tuttugu kadinlar haric.
isa:evlenmemistir.
—-
hz muhammed:inananlar! inancsizlara karsi savasin ,onlar sertlik ve aci bulsun!
isa:zayiflar kutsanmistir. yeryuzunun mirasi onlardir.
—-
hz muhammed:65 askeri ocak kurmustur ve 10 yil boyunca onlari yonetmistir..
isa:hic savas yapmamistir siddeti hic uygulamamistir.
—-
hz muhammed:savaslar boyunca esir ve ganimet toplamistir.
isa:babanin cocugu(isa) geldi! hizmet istemeye degil, hizmet etmeye!
—-
hz muhammed:tek din islam tek ilah allah kalana kadar savas ve gucunu onsuz olanlara karsi kullan!
isa:dusmanlariniza sevin ve onlarin aci cekmemesi icin onlara dua edin..
hz muhammed:domuz eti yemek yasaktir, yiyen cehennemliktir.
isa:’sizi agzinizin icinden girenler degil agzinizdan cikanlar kirletir’
—-
hz muhammed:savascilari ve guclu evleri tarafindan korunmustur.
isa:hic koruyucusu yoktur.
—-
hz muhammed:allah icin baskalarini carmiha germis ve oldurmustur.(cihad)
isa:baskalari icin kendi carmiha gerilmistir.(tum insanligin gunahi icin kurban olmstur)
—-
hz muhammed:yasarken tum herkesi kendi dininden olmaya cagirmis bunun icin savasmis ,eski inanclara kafir gozuyle bakmistir. inanan sayisini boyle katlamistir.
isa:oldugunde kendisine inanan sadece 13 kisi vardir. olumunden sonra inanan sayisi katlanmistir.
hristiyan oldum, kiliseye şarap içmeye gidiyorum
AZİZALLAH
Tanrı bakıre kadın istiyor, hemen köyün en güzel kızını kesip ona adamalıyız
(M.Ö.500) Astekler
Tanrı bu günü kutsal kıldı o nedenle koyun kesip tanrıya adamalıyız
(M.S.2012 Müslümanlık)
(M.Ö.500) Astekler
Tanrı bu günü kutsal kıldı o nedenle koyun kesip tanrıya adamalıyız
(M.S.2012 Müslümanlık)
17 Kasım 2012 Cumartesi
Çekiç çok tuhaf bi alet lan
vurdun mu çiviyi gömçürüyor içine.
halbuki elinle çakabilir misin o çiviyi?
demek ki hayat böyle bişey,
işi başaran çekiç, sen sadece itici kuvvetsin.
böyle insanlar var hayatta, çok yetenekli bıraksalar ne çiviler çakacak ama itici bi kuvveti yok.
onu tutan bi kol yok.
çiviyi çakan çekiç ama övünen insan, çünkü kuvveti uyguluyan o. kapitalizme benziyor aynı.
çekiç çok tuhaf bi alet gerçekten
halbuki elinle çakabilir misin o çiviyi?
demek ki hayat böyle bişey,
işi başaran çekiç, sen sadece itici kuvvetsin.
böyle insanlar var hayatta, çok yetenekli bıraksalar ne çiviler çakacak ama itici bi kuvveti yok.
onu tutan bi kol yok.
çiviyi çakan çekiç ama övünen insan, çünkü kuvveti uyguluyan o. kapitalizme benziyor aynı.
çekiç çok tuhaf bi alet gerçekten
16 Kasım 2012 Cuma
Ben değiştim fakat insanlar hep aynı
sanki
kendimle birlikte tüm uzayı büküyormuşum gibi bir yanılgı içindeyim. oysa
herşey yerli yerinde. herşey olduğu gibi. stabil. değişen çıkıp gidiyor fakat
eskisinin yerine yenisi geliyor sürekli. düşünceler stabil. zihniyet stabil.
beş sene önce yaptığım şeyi yine yapsam, kimse yadirgamaz, ben yadırgarım. 600 sene önce atılmış palavrayi atsam, kimse yadirgamaz. çünkü onlar hala
orada. değişenler çıkıp gitti. yerlerine yenileri geldi. eskisinin aynısı.
eskinin yenisi.böyle
şeyler işte. daha da var aslında da, susmali. çok açık vermemeli. herşey açık
açık söylenirse kartları oynamanın ne manası kalır.
10 Kasım 2012 Cumartesi
Hayatımızı kendimiz yazdıysak?
Belki aranızda bunu düşünen olmuştur..ya da çok fazla
düşünüyorum
ya doğmadan önce herşeyi kendimiz seçtiysek?
öldükten sonra hatırlayacaksınız hepsini ama bu sadece başka bir yaşam deneyimi olacak tecrübe kitabına eklenen.
sonra sil baştan...
bu seçtiğin hayatta kendinden başkaları gerçek insan değiller ve sadece seninle iletişime geçecek olanları seçiyorsun.
yani şu an bunları okuduğunuzda ya benim yarattığım bir insan ya da ben sizin yarattığınız bir insan oluyorum sadece. npc yani kısacası kendiniz dışındakiler.
lütfen kendinizi fikirlerinize mahkum etmeden bu konu hakkında düşünerek, fikrimi reddedin.
teoride bunlar tabii kafayı da takmayın ben yaptım siz yapmayın
ya doğmadan önce herşeyi kendimiz seçtiysek?
öldükten sonra hatırlayacaksınız hepsini ama bu sadece başka bir yaşam deneyimi olacak tecrübe kitabına eklenen.
sonra sil baştan...
bu seçtiğin hayatta kendinden başkaları gerçek insan değiller ve sadece seninle iletişime geçecek olanları seçiyorsun.
yani şu an bunları okuduğunuzda ya benim yarattığım bir insan ya da ben sizin yarattığınız bir insan oluyorum sadece. npc yani kısacası kendiniz dışındakiler.
lütfen kendinizi fikirlerinize mahkum etmeden bu konu hakkında düşünerek, fikrimi reddedin.
teoride bunlar tabii kafayı da takmayın ben yaptım siz yapmayın
3 Kasım 2012 Cumartesi
Değer vermek ister insan
Bir kişiyle konuşursun ve bilmediğin bir şekilde bağlanırsın
ona. Onu belki hiç görmemişsindir, yanına gitmemişsindir fakat kimseye o kadar
yakın hissetmemişsindir kendini. Öyle bir insanla tanıştıktan sonra Ne
mesafeler önemlidir ,ne de dış görünüş. O andan itibaren bağlanmak ve o insana
değer vermek istersin, karşındakinin o değeri hak ettiğini bilmeden. Ve çoğu
zaman hak etmeyen birisine değer verirsin. O ise verdiğin değerden habersiz
bırakıp gidecektir veya gitmiştir. Sen her şeyde onu düşünür onu hayal edersin
yaşadıklarını, yaşamadıklarını ve yaşayacaklarını ve bu bitmiştir
ne yaşayabileceksindir ne de yaşayamadıklarını yaşama imkanın
vardır.O andan itibaren içindeki boşluk büyümüş ve bir kara delik olmuştur o
bütün güzel düşüncelerini yutup yerini nefret ve kine bırakan kara delik. Ve
düşünceler geri düzelmeyecektir ne senin için ne de onun için. Ne kadar
istersen iste bir insana asla fazla değer verip kendince onu yükseltme. Çok
değer verip kendini değersizleştirme çünkü bende bir kere çok değer verdim
hemde kendimden çok. Sen yapma bunu karşındaki kim olursa olsun.
1 Kasım 2012 Perşembe
İnci zannedip incilin tamamını okudum.
Önce niye küfür yok lan diye şaşırdım, sonra göğe yükseldim. şu an isa ile takılıyoruz huriler falan işte.
Hayat gibi bişey
Birazdan gene uyucaz sonra kalkıp okula veya
işe gidicez gelicez eve dönücez gece biticek gene uyucaz sonra kalkıp
okula veya işe gidicez gelicez eve dönücez gece biticek gene uyucaz
sonra kalkıp okula veya işe gidicez gelicez eve dönücez gece biticek
gene uyucaz sonra kalkıp okula veya işe gidicez gelicez eve dönücez gece
biticek gene uyucaz sonra kalkıp okula veya işe gidicez gelicez eve
dönücez
gece biticek gene uyucaz sonra
kalkıp okula veya işe gidicez gelicez eve dönücez gece biticek gene
uyucaz sonra kalkıp okula veya işe gidicez gelicez eve dönücez gece
biticek gene uyucaz sonra kalkıp okula veya işe gidicez gelicez eve
dönücez gece biticek gene uyucaz sonra kalkıp okula veya işe gidicez
gelicez eve dönücez gece biticek....
sonra bir bakmışız ki yaş gelmiş bilmem kaça ölmeyi bekliyoruz hayatın son damlalarında... ye ye yo yo...
sonra bir bakmışız ki yaş gelmiş bilmem kaça ölmeyi bekliyoruz hayatın son damlalarında... ye ye yo yo...
29 Ekim 2012 Pazartesi
kızların yazdığı sözde depresif aslında
komik olan yazılardan artık sıkıldım hangi bir kız görsem
hepsi bu hava içinde amk , ne yani dertleri onuda anlamış değilim bi
kere verse hiç bir derdi kalmicak herneyseee
azıcık ağzına mürekkep almış (yalamış) herhangi bi kızın kolayca yazabildiği yazıdır. hatta mürekkep yalamaya gerek yoktur. okuma-yazma bilmesi bile yetmektedir artık. dağdan, taştan, bulutlardan, yıldızlardan iki benzetme yapıp depresif yazı yazdıklarını sanarlar. iki tutam da romantizm ve erotizm kattınmıydı bitti bu iş.
isterseniz deneyimizi burda gerçekleştirelim, hemen burda gerçekleştirelim. başlıyorum…
* öncelikle kulağa hoş gelen, doğadan bi kaç kelime bulalım. bunlar ‘gece’ ve ‘yağmur’ olsun. şimdi ise bunlara birer ossuruktan ama yine kulağa hoş gelen sıfatlar bulmalıyız. ilk denememizi yapalım.
içime akıyordu yine gece..
yağmur kokulu bilinmezlik..
* ilk iki mısramızı oluşturduk. isterseniz işin içine biraz hüzün ve erotizm katarak devam edelim.
çapkın bir romantiğin bakışları gibi..
çıplak tenime değiyordu düşünceler..
* biraz hayal kırıklığı ve biraz da soru cümleleri ekleyelim ki iyice depresif olsun eserimiz.
neden!
neden gitmek zorundaydın sanki?
titreyerek sordum kendime.. (kafiyeye hazırlık)
hiç cevap alamayacağımı bile bile.. (kafiye yaptı)
—-
şimdi gelin birde bitmiş haline bakalım
içime akıyordu yine gece..
yağmur kokulu bilinmezlik..
çapkın bir romantiğin bakışları gibi..
çıplak tenime değiyordu düşünceler..
neden!
neden gitmek zorundaydın sanki?
titreyerek sordum kendime..
hiç cevap alamayacağımı bile bile..
işte dostlarım. hayırlı uğurlu olsun. artık depresif bi kıza ait eserimiz oldu. siz de evde, işyerinde, arkadaş ortamında istediğiniz zaman bu tarz eserler yazabilir, arkadaşlarınıza göstererek eğlenceli vakitler geçirebilirsiniz. iyi günlerde kullanın.
azıcık ağzına mürekkep almış (yalamış) herhangi bi kızın kolayca yazabildiği yazıdır. hatta mürekkep yalamaya gerek yoktur. okuma-yazma bilmesi bile yetmektedir artık. dağdan, taştan, bulutlardan, yıldızlardan iki benzetme yapıp depresif yazı yazdıklarını sanarlar. iki tutam da romantizm ve erotizm kattınmıydı bitti bu iş.
isterseniz deneyimizi burda gerçekleştirelim, hemen burda gerçekleştirelim. başlıyorum…
* öncelikle kulağa hoş gelen, doğadan bi kaç kelime bulalım. bunlar ‘gece’ ve ‘yağmur’ olsun. şimdi ise bunlara birer ossuruktan ama yine kulağa hoş gelen sıfatlar bulmalıyız. ilk denememizi yapalım.
içime akıyordu yine gece..
yağmur kokulu bilinmezlik..
* ilk iki mısramızı oluşturduk. isterseniz işin içine biraz hüzün ve erotizm katarak devam edelim.
çapkın bir romantiğin bakışları gibi..
çıplak tenime değiyordu düşünceler..
* biraz hayal kırıklığı ve biraz da soru cümleleri ekleyelim ki iyice depresif olsun eserimiz.
neden!
neden gitmek zorundaydın sanki?
titreyerek sordum kendime.. (kafiyeye hazırlık)
hiç cevap alamayacağımı bile bile.. (kafiye yaptı)
—-
şimdi gelin birde bitmiş haline bakalım
içime akıyordu yine gece..
yağmur kokulu bilinmezlik..
çapkın bir romantiğin bakışları gibi..
çıplak tenime değiyordu düşünceler..
neden!
neden gitmek zorundaydın sanki?
titreyerek sordum kendime..
hiç cevap alamayacağımı bile bile..
işte dostlarım. hayırlı uğurlu olsun. artık depresif bi kıza ait eserimiz oldu. siz de evde, işyerinde, arkadaş ortamında istediğiniz zaman bu tarz eserler yazabilir, arkadaşlarınıza göstererek eğlenceli vakitler geçirebilirsiniz. iyi günlerde kullanın.
Duzbiradam'a da teşkürler beğendiği için...
Eskiden fizy daha güzeldi lan
İstediğin şarkıyı buluyor hatta indirebiliyordun da...
şimdi bok gibi olmuş amk...
amına koyayım,
pıtırcığına ayak dabanımla pandik atayım,
gubarcığına koyayım,
ön kapina kaktirayım,
kukuna kondurayım,
timbişine sokayım,
vajinana söğüşleyeyim.
en önemlisi de dübürüne abanayım!
yukarıdaki cümleler "sikmek" kelimesiyle türenen cümlelerden daha naif lan...
ne bileyim "kadın sikmek" hiç de güzel bir tabir değil oğlum... çok kaba bir cümle lan... çok itici geliyor bana...
onun yerine başka bir kelime kullanılabilir... düdüklemek, bafilemek, küskülemek falan ama sikmek hiç de estetik değil..
mesela..
aslı'yı siktim...
aslı'yı düdükledim...
aslı'yı bafiledim...
aslı'yı küsküledim.
bence en sevimlisi düdükledim...
şu saçları kıvırcık olan hatun var ya, geçen gece bafiledim o'nu...
daha naif!
şimdi bok gibi olmuş amk...
amına koyayım,
pıtırcığına ayak dabanımla pandik atayım,
gubarcığına koyayım,
ön kapina kaktirayım,
kukuna kondurayım,
timbişine sokayım,
vajinana söğüşleyeyim.
en önemlisi de dübürüne abanayım!
yukarıdaki cümleler "sikmek" kelimesiyle türenen cümlelerden daha naif lan...
ne bileyim "kadın sikmek" hiç de güzel bir tabir değil oğlum... çok kaba bir cümle lan... çok itici geliyor bana...
onun yerine başka bir kelime kullanılabilir... düdüklemek, bafilemek, küskülemek falan ama sikmek hiç de estetik değil..
mesela..
aslı'yı siktim...
aslı'yı düdükledim...
aslı'yı bafiledim...
aslı'yı küsküledim.
bence en sevimlisi düdükledim...
şu saçları kıvırcık olan hatun var ya, geçen gece bafiledim o'nu...
daha naif!
Yalnızlık
Uzun süreler boyunca kabullenemediğimiz bazı şeyler hayatımızın bir parçası oluyor
bazen. Bu durumların bu hale geleceğini düşünmeden alışıyoruz. Tanıştığınız ve
daha sonra hayatımızın olmazsa olmazı ve yalnızlık bunların en iyi
açıklayıcısıdır aslında. O olursa ne olur olmazsa ne olur aşamasından sonra
nasıl bu kadar hızlı bağlanıyorsun? Ardından nasıl bu kadar hızlı
sürükleniyorsun yalnızlığa bir dur diyemeden? Kopmaz gibi görünen o dayanıklı
ipler yukarıdaki sislerin ardında bir pamuk ipliğine dönüşüp seni o sis
perdesine kadar taşıdığını anlayana kadar.
Çok değişmiştir sis bulutunu aştığın anda hayat herkesin sana karşı aldığı o maskeler düşmüştür ve asıl yüzlerini görmüşsündür.Sen bunun farkına ancak yalnız kaldığında anlıyorsun. Dün seninle gülüp eğlenen arkadaş çevrende kimse kalmadığı için yeni maskesini veya gerçek yüzünü takınmaya başlamıştır. İlk başta çok kötü gelen bu yalnızlık yavaş yavaş vücudunda kanserli bir hücre gibi yayılıyor ve en çok da duygularının üzerinde birikiyor bu bu kanserli hücre. Alışıyorsun bir süre sonra hatta sevmeye bile başlıyorsun yalnızlık fikrini. Maske olmadan tek başına yapabileceğini öğreniyorsun. Yaşamayı, sevmemeyi, bağlanmamayı sike sike öğretiyor.
Uzun bir süre yalnız kaldıysan çoğu şeye eskisi gibi tepki vermiyorsun. Üzülmüyor, fazla sevmiyorsun, sevemiyorsun çünkü o kanserli hücre çoktan tüm duygularını ele geçirmiş ve seni kumanda etmeye başlamıştır. Bunu annemin mezarına gittiğimde dedemin, ananemin, dayımın, yiğenimin ağladığında fakat benim hiç bir şey hissetmediğimde farkına vardım. Sevdiğin bu yalnızlık senin kendini tanıma ayrıcalığı tanıyor, dertlerini başkalarına anlatmadan başkalarının elinde oyuncak olmadan yaşayabileceğini anlatıyor sana. Bu süreden sonra daha çok seviyorsun çünkü seni güçlendirmiştir diğerlerinin yaptığı gibi korkutup hayattan uzaklaştırmamıştır. Ve en başta çok korktuğumuz bu yalnızlık artık bizim hayatımızın tamamı olmuş onsuz olmadığını anlıyorsun.
Bundan sonra ne olursa olsun eskisi gibi olamıyorsun. Hep mutlusundur çünkü çoktan kendi zayıf yanlarını anlamış ve bunlarla gurur duymaya başlamışsındır. Dünyanın en güçlü insanısındır çünkü kendini tanımış, duygularını kontrol etmeyi öğrenmiş, sürekli mutlu olmanın ipucunu bulmuşsundur. Belki de kim bilir yalnızlık hayatın bir bug' udur. Senin hayatı ve insanları kolay tanıman için olan bir casus yazılımdır belkide.
Herneyse bu yalnızlık denilen şey insanı ilk başta tamamen kül eden ve hayata yeniden başlatan bir anka kuşu hissi veriyor insana.
Çok değişmiştir sis bulutunu aştığın anda hayat herkesin sana karşı aldığı o maskeler düşmüştür ve asıl yüzlerini görmüşsündür.Sen bunun farkına ancak yalnız kaldığında anlıyorsun. Dün seninle gülüp eğlenen arkadaş çevrende kimse kalmadığı için yeni maskesini veya gerçek yüzünü takınmaya başlamıştır. İlk başta çok kötü gelen bu yalnızlık yavaş yavaş vücudunda kanserli bir hücre gibi yayılıyor ve en çok da duygularının üzerinde birikiyor bu bu kanserli hücre. Alışıyorsun bir süre sonra hatta sevmeye bile başlıyorsun yalnızlık fikrini. Maske olmadan tek başına yapabileceğini öğreniyorsun. Yaşamayı, sevmemeyi, bağlanmamayı sike sike öğretiyor.
Uzun bir süre yalnız kaldıysan çoğu şeye eskisi gibi tepki vermiyorsun. Üzülmüyor, fazla sevmiyorsun, sevemiyorsun çünkü o kanserli hücre çoktan tüm duygularını ele geçirmiş ve seni kumanda etmeye başlamıştır. Bunu annemin mezarına gittiğimde dedemin, ananemin, dayımın, yiğenimin ağladığında fakat benim hiç bir şey hissetmediğimde farkına vardım. Sevdiğin bu yalnızlık senin kendini tanıma ayrıcalığı tanıyor, dertlerini başkalarına anlatmadan başkalarının elinde oyuncak olmadan yaşayabileceğini anlatıyor sana. Bu süreden sonra daha çok seviyorsun çünkü seni güçlendirmiştir diğerlerinin yaptığı gibi korkutup hayattan uzaklaştırmamıştır. Ve en başta çok korktuğumuz bu yalnızlık artık bizim hayatımızın tamamı olmuş onsuz olmadığını anlıyorsun.
Bundan sonra ne olursa olsun eskisi gibi olamıyorsun. Hep mutlusundur çünkü çoktan kendi zayıf yanlarını anlamış ve bunlarla gurur duymaya başlamışsındır. Dünyanın en güçlü insanısındır çünkü kendini tanımış, duygularını kontrol etmeyi öğrenmiş, sürekli mutlu olmanın ipucunu bulmuşsundur. Belki de kim bilir yalnızlık hayatın bir bug' udur. Senin hayatı ve insanları kolay tanıman için olan bir casus yazılımdır belkide.
Herneyse bu yalnızlık denilen şey insanı ilk başta tamamen kül eden ve hayata yeniden başlatan bir anka kuşu hissi veriyor insana.
28 Ekim 2012 Pazar
Otobüste kıza kafayı gömdüm yanlışlıkla
rezillik. 41AT nolu otobüs var ayazağa meydandayim eve gidicem.
tabi insan körüklü otobüse dolduğundan ayakta balık istifi gidiyordum
hep. bi gün yine bindim, tutacak kol yok, her tarafım hatun dolu ama zerre zevk
alacak durumda değilim, düşecem, zor dengede duruyorum, hiçbi yere tutunmadan
etraftaki hatunlara dayaya dayaya gidiyorum artık, elimde de kitaplar var,
ağır.
seyrantepe'de ineceğim durağa kadar kazasız belasız geldik. ben de rahatlayınca saldım, artık inecem derken bi ani fren yaptı orosğu çocuğu şoför, yandaki hatuna kafa kafaya çarpıştık!
tam dönüyourm o kalabalıkta kıza doğru pardon dicem, kız da zaten "evet ya ani frenden şeyoldu" der gibi affedici bakarken bi fren daha yaptı.
bu sefer direk önden kafayı koydum kıza.
artık affedilecek tarafı olmadığından kalabalığı aholeeehooooyyy diye yararak indim durakta. koşarak metro ya atlayıp saklandım.
seyrantepe'de ineceğim durağa kadar kazasız belasız geldik. ben de rahatlayınca saldım, artık inecem derken bi ani fren yaptı orosğu çocuğu şoför, yandaki hatuna kafa kafaya çarpıştık!
tam dönüyourm o kalabalıkta kıza doğru pardon dicem, kız da zaten "evet ya ani frenden şeyoldu" der gibi affedici bakarken bi fren daha yaptı.
bu sefer direk önden kafayı koydum kıza.
artık affedilecek tarafı olmadığından kalabalığı aholeeehooooyyy diye yararak indim durakta. koşarak metro ya atlayıp saklandım.
Off amına koyim ya
doymak
istiyorum ben de, hem aş'a hem hayata ve hem de kadınlara...
bazı bazı "yeter" diye isyan edesim geliyor, benim neyim eksik oğlum sizden, neyim eksik... ben de dilimlenmiş bir ekmek parçasına çokomel veya nutella sürüp dişlerimin arasına almak istiyorum...
benimki de can lan. benim de canım çekiyor oğlum. bıktım lan, vallahi bıktım... her gün buzdolabını açtığımda sadece peynir, zeytin, sikik reçel görmekten, usandım!
burama geldi dayandı artık...
ya banka soyacağım ya da intihar edeceğim!
her gün yediğim ekmekle zeytin gibi hayatım da bir kısır döngüden ibaret amına koyayım!
bugünüm dünün, yarınım bugünün aynısı olmasa kıyamet kopacak sanki, koyduğumun boktan düzeni... ulan sanki dünya bir fotokopi makinesi de ben de o makineden çıkan hayatı yaşıyorum... oğlum bir gün de bozul lan, ya da kartuşun, tonerin bitsin olmadı elektrikler kesilsin de farklı bir gün yaşayayım...
mesela bugün 8,30'da uyandım, mutfağa uğradım, birkaç zeytini mideme zulaladıktan sonra tuvalete gittim, dişlerim arasında kalan zeytini parçacıklarını işaret parmağımla temizledikten sonra bir sigara yaktım…
boxerimi sıyırıp klozete oturdum sonra da düşünmeye başladım...
neden ben?
şu amına koyduğumun hayatında neden her aksilik beni bulur? ne yaptım ki oğlum ben... bir bok da yapmadım gerçi ama neden ben...
dün olduğu gibi bugün de bir cevap bulamadım... siktiğimin hayatınını bok gibi heba ediyorum amına koyayım...
şerefsizim ki hayat, boku gelmişte üzerime üzerime sıçıyor gibi lan...
bazı bazı "yeter" diye isyan edesim geliyor, benim neyim eksik oğlum sizden, neyim eksik... ben de dilimlenmiş bir ekmek parçasına çokomel veya nutella sürüp dişlerimin arasına almak istiyorum...
benimki de can lan. benim de canım çekiyor oğlum. bıktım lan, vallahi bıktım... her gün buzdolabını açtığımda sadece peynir, zeytin, sikik reçel görmekten, usandım!
burama geldi dayandı artık...
ya banka soyacağım ya da intihar edeceğim!
her gün yediğim ekmekle zeytin gibi hayatım da bir kısır döngüden ibaret amına koyayım!
bugünüm dünün, yarınım bugünün aynısı olmasa kıyamet kopacak sanki, koyduğumun boktan düzeni... ulan sanki dünya bir fotokopi makinesi de ben de o makineden çıkan hayatı yaşıyorum... oğlum bir gün de bozul lan, ya da kartuşun, tonerin bitsin olmadı elektrikler kesilsin de farklı bir gün yaşayayım...
mesela bugün 8,30'da uyandım, mutfağa uğradım, birkaç zeytini mideme zulaladıktan sonra tuvalete gittim, dişlerim arasında kalan zeytini parçacıklarını işaret parmağımla temizledikten sonra bir sigara yaktım…
boxerimi sıyırıp klozete oturdum sonra da düşünmeye başladım...
neden ben?
şu amına koyduğumun hayatında neden her aksilik beni bulur? ne yaptım ki oğlum ben... bir bok da yapmadım gerçi ama neden ben...
dün olduğu gibi bugün de bir cevap bulamadım... siktiğimin hayatınını bok gibi heba ediyorum amına koyayım...
şerefsizim ki hayat, boku gelmişte üzerime üzerime sıçıyor gibi lan...
Karıncalar kürttür açıklıyorum
öncelikle bu ibneler kara kuru böyle dikkatimi çekmişti hiç beyaz tertemiz gözüken bi karınca gördünüz mü? göremezsiniz.
geçen gün yere şeker düşmüştü neyse almıyım dedim 2 tane karınca geldi 5 dk sonra bi baktım amına koyim 10 tane olmuşlar hemen akrabalarını çağırıyolar.10 dk sonra 100 tane oldular. sonraki gün 1 tane karınca bulmuşlar ona 25 karınca dalıyordı.
ha bide bunlar 6-7 tane doğuruyolar amk.
bizim ev batıya bakar beyler akşama doğru güneş gözükür falan geçen bi baktım evin doğusunu işgal etmiş pezevenkler hemen siktiri çektim tazikli su attım üstlerine.
özetle:karıncalar kürttür.
Kafama nasıl ütü yedim anlatıyorum.
Pisikopat kız arkadaşım ile dışarı çıkacağız. Aramız bozuk,
niye öyle bilmiyorum. Bilmiyorum değil, hatırlamıyorum yani. Neyse
dışarı çıktık, yürüyoruz, ara sokaklardan geçiyoruz ana caddeye gelmek için. Bu
ama yolun ortasından yürüyor. Sallana sallana. Dedim ki bak yolun
ortasından yürüyorsun, arabalar geçiyor, kenara geç. Bu başladı vay amk ben
yürümeyi bilmem mi de sen bana karışma da. (Hikaye dışı; Üzülmemeyi öğret
dedik, öğretmedin…) Neyse sonra ana caddeyi geçtik, bir ara sokağa daha
girdik, yine yol ortasından yürüyor falan. Büyük harfle yazayım moda
giremedim. AMK BU HALA YOLUN ORTASINDAN YÜRÜYOR. BİR DE BENDEN HIZLI
YÜRÜMEYE ÇALIŞIYOR, ARIZA ÇIKARACAK YA AMKMUN CONUSU. EN SONUNDAN TUTTUM KOLUNDAN
BUNU. ÇEKTİM YANİ. HIRPALANIR GİBİ OLDU. ÇEKMEMLE BERABER SAĞ TARAFTAN KAFAMA
GELEN ÇANTAYI GÖRDÜM. ÇANTASINI HAVAYA KALDIRMIŞTI, ARTIK İNİŞE GEÇİYORDU
BEN FARKETTİĞİMDE. DAHA SONRA BİR ŞEY DAHA GELDİ AKLIMA.ANNESİNİN ÜTÜSÜ
BOZULMUŞTU. BOZULAN ÜTÜYÜ DE ÇANTAYA KOYMUŞTUK TAMİR ETTİRMEK İÇİN, BİR
YERE GÖTÜRECEKTİK. O AN GÖZÜMÜ KAPATTIM, KABULLENDİM GERÇEĞİ, YİYECEKTİM
KAFAMA.
BÖYLE BİR SESSİZLİK OLDU BİR AN. DÜNYA DURDU YANİ. İNSANLAR HAREKET EDİYORDU DA, BEN EDEMİYORDUM. BİR KAÇ SANİYE İŞTE SÜRDÜ.
CALL OF DUTY’DE YANINDA BOMBA PATLIYOR YA, ONDAKİ GİBİ OLDUM. KENDİME GELDİĞİMDE KOŞMAYA DEVAM EDİYORDU KIZ, SANKİ SİKECEKTİM AMK. SONRA KOŞUP YAKALADIM TEKRAR, SEN NABION AMK DEDİM. AMA KAFAM ZONKLUYOR DELİ GİBİ. O SIRADA BİR ARABA DURDU. BIRAK KIZI DEDİ BANA. ADAMA DEDİM SANA NE AMK? SEN KİMSİN? ADAM KOLTUK ALTINDAN ÇEKTİ HAYDARI. AMKMUN OĞLU SANKİ BANA KOLLUK KUVVETİ. LAN ZATEN KANIM DELİ AKIYOR, SİNİRLİYİM, BANA NASIL BULAŞIRSIN. TAM BİR MANTIKSIZ SERSERİYİM. ADAMIN ÜSTÜNE YÜRÜMEYE BAŞLADIM. ADAMDA R YAPMADI, GELİYOR AMK ÜSTÜME. SONRA TABİİ DOLDU HERKES ETRAFIMIZA. AYIRIYORLAR BİZİ. KIZ DA DEDİ Kİ ABİ BU BENİM KARDEŞİM SİNİRLENDİ SADECE Bİ ŞEY YOK. ADAM SAKİNLEŞTİ FALAN NEYSE BİNDİ GİTTİ. SONRA ARKADAŞIMI ARADIM, GEL DEDİM AL ŞUNU, EVİNE GÖTÜR. GELDİ BU, KIZ KARDEŞİDE GELDİ KIZIN, AMK DURDUK YERE KAFAMA VURDU YİNE. LAN DELİ OLDUM. KAFAYI YEMİŞ KARI. YAPIŞTIM BOĞAZINA. DEDİM AKILLI OL, BENİ DELİ ETME. VURMADIM AMA NEFESİNİ KESTİM, ZOR ALDILAR ELİMDEN. BİLEREK YAPTIM KORKSUN DİYE. ZARAR VERME NİYETİM YOKTU YANİ. SONRA KIZ KIRİZE GİRMEZ Mİ AMK! BAŞLADI AĞLAMAYA. ACİL’E GÖTÜRDÜK. 1 SAAT YATTI. SAKİNLEŞTİRİCİ VERDİLER. SONRA EVE BIRAKTIK BUNLARI. O GÜNDEN SONRA 1 AY BOYUNCA ARAYIP SORMADIM,
1 AY FALAN SONRA KIZ KARDEŞİ ARADI, SABAHA KARŞI BEŞ. ŞAŞIRDIM NORMAL KONUŞUYORUZ AMA. SONRA DEDİ Kİ GELMEN LAZIM. NİYE GELEYİM AMK DEDİM..DEDİ Kİ İŞTE OKULLA ALAKASI YOK, ANNEM FALAN HEP KIZIYO GEL BU KIZA SAHİP ÇIK. DEDİM NİYE SAHİP ÇIKİM. HALA SİNİRLİYİM. GEL DEDİ EN AZINDAN KONUŞ. İYİ AMK DEDİM. GİZLİCE ÇIKTIM EVDEN CUMARTESİYDİ ZATEN BENİMKİERDE ÇALIŞIYODU. ODAMIN KAPISI KAPATIP ÇIKTIM. BİŞEY DERLERSE YÜRÜYÜŞE FALAN ÇIKTIM DİCEKTİM. EVİNE GİTTİM. AMACIM AMA ”BİZDEN CACIK OLMAZ, ÖPTÜM BYE” DEMEK. GİTTİM BU UYUYOR. SABAH 6 AMK. UYANDI. AĞLAMAYA BAŞLADI, ATLADI BOYNUMA. AAA DEDİ BENİM İÇİN Mİ GELDİ. O AN DİYEMEDİM AMK YOK BEN KOMPLE FİNİŞ DEMEYE GELDİM DİYE. ÇÜNKÜ MAKE-UP SEKS DİYE BİR ŞEY VAR VE GÜZEL…
BÜYÜK BİR HATAYDI TABİİ BARIŞMAMIZ, O GÜNDEN 10-15 GÜN SONRA TEKRAR AYRILDIK. KENDİSİ İÇİN DAHA SANCILI OLDU. NEYSE SORUN DEĞİL BANA TABİ.
BİTTİ.
Özet: Çantada ütü varken tartışmayın…
27 Ekim 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)