Soğuk ve puslu bir yolda ilerliyor yalnız adımları ile birlikte adam.
Çok şey yaşamıştı hayatta, hayatın ne demek olduğunu çözmüştü, belki hayatın ne demek olduğunu çözmüş olduğu için yalnızdı.
Çok yalnızdı, kulaklarında pantolonun paçalarından gelen sesler vardı sadece.
Sokak lambalarına doğru üflediği sigara dumanının tadını çıkarmaya çalışıyordu.
Eve yavaş yavaş yürüyordu, çünkü bir acelesi yoktu.
Bekleyeni de yoktu...
Hiç bir şeyi yoktu hayatta,
Yaşamaya bir nedeni bile yoktu, ama sıkılıyordu işte.
Ölmekten bile sıkılıyordu...
Oysa sormayı da unutmuştu, hayatı mı çözmüştü yoksa, sadece, gördüğü kadarını mı?
Belki de sadece kendindendi sıkılışı, mesele beklemekti. Beklenilmek değildi belki de.
Ölmekten bile sıkılıyor muydu yoksa ne uyuyası vardı, ne de uyuyunca uyanası mı?
Peki hiç uyanmış mıydı gerçekten?
Ya da uyuyabilmiş miydi hiç, o kadar vazgeçebilmiş miydi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder